Reklam

Yamaha Rx 115 Tekrar Türkiye' de Şatısa Çıkabilir Mi ?

Peki Yamaha Rx 115 Tekrar Türkiye' de Şatısa Çıkabilir Mi ?

+ 2003'de Yapılan AB Uyum Sürecinde Türkiye’de Çevre Düzenlemesi'Nin Tekrar Düzenlenmesi Lazımdır..

+ Yamaha Rx Modeli'ni Yurt Dışından Getireçek Ve Türkiye'de Şatısını Üstlenecek HOLDİNG Lazımdır.



Karar Tarihi : 24/2/2003

İl Mahalli Çevre Kurulu, 24/2/2003 tarihinde aşağıdaki kararları almıştır.

ülkenin temel ekolojik dengesinin bozulmasına, bitki ve hayvan türlerinin nesillerinin tehlikeye düşürülmesine, doğal zenginliklerin tahribine ve özellikle verimli toprakların kaybına, ayrıca hava kirliliğine neden olmaktadır. Ülkemiz için maddi ve manevi kayıplara neden olan anız yakma, kaybolan doğal kaynaklar ile birlikte peyzaj yönünden kötü görüntü sergilemekte, turizmin olumsuz etkilenmesine yol açmakta ve telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. Bu nedenle

 Yasaklama kararına uymayanlar hakkında 2872 sayılı Çevre Kanunu, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ve Türk Ceza Kanununun 383 üncü maddesi gereğince işlem yapılmasına,

Karar verilmiştir.

Tebliğ olunur.

AB Uyum Sürecinde Türkiye’de Çevre Düzenlemesi

 Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğuna Temmuz 1959'da üye olmak için başvurmuş, 10–11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki’de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde oybirliği ile AB'ye aday ülke olarak kabul edilmiştir. Brüksel'de 2004 yılının Aralık ayında yapılan AB Konseyi Zirvesi’nde, Türkiye ile müzakerelerin 3 Ekim 2005 tarihinde başlamasına oybirliğiyle karar verilmiş, söz konusu karar sonrası Avrupa Komisyonu’nun 6 Ekim 2004’te hazırladığı rapor ve tavsiye kararı doğrultusunda AB Tam Üyelik Sürecinde Türkiye'nin Çevre Politikasındaki Değişimler “Katılımcı Ülke” statüsüne sahip olan Türkiye’nin, Katılım Ortaklığına uyum sağlamak için hazırlanacak çevre strateji dokümanında kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri ortaya koyması ve bu doğrultuda çevre müktesebatını uygulaması gerekmiştir. AB, Türk çevre politikasına 3 Ekim 2005’den beri bazı resmi belgeler ile yön vermektedir. Bunlar; Müzakere Çerçeve Belgesi, Komisyonun Genişleme Stratejisi ve Katılım Ortaklığı Belgesidir. Ayrıca her yıl yayınlanan ilerleme raporları, son yılda yaşanan gelişmelerle eksik bulunan konulara dikkat çekmektedir

Potansiyel Natura 2000 alanlarının sürdürülebilirliğine özel önem verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Özellikle kayda değer sayıdaki ülkelerin uluslararası düzeyde taahhütlerde bulunup yurt içinde harekete geçmelerinden dolayı, hem yurt içinde hem de uluslararası düzeyde daha iddialı ve koordineli bir iklim politikasının oluşturulmasına ve uygulanmasına duyulan ihtiyaç duyulduğu, İdari kapasite konusunda ilerleme kaydedilmediği rapor edilmiştir. Tüm düzeylerdeki ilgili makamlar arasında koordinasyon ve işbirliğinin yanı sıra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çevre gündeminin güçlendirilmesi gerektiği, genel olarak bu alandaki hazırlıkların erken aşamada olduğu tespiti yapılmıştır.
Çevre, Türkiye’nin AB’ye uyumu hususunda en çok güçlük çekeceği alanlardan biridir. Çünkü (Duru, Avrupa Birliği Çevre Politikası, 2007, s. 14):

 İçme suyunun sağlanmasından, katı atıkların denetimine günlük yaşamda karşılaşılan bütün sıkıntılar çevre yönetiminin, çevreyle ilgili yasal düzenlemelerin ilgi alanı içine girmekte ve tüm yaşamsal sorunların çözümü için büyük mali kaynaklar gerekmektedir.
 Yetersiz teknik olanaklar
 Nitelikli personelin eksikliği
 Çevre bilincinin yeterince gelişmemesi.
Çevre hususunda söz konusu AB ölçütlerine uyum sağlama gayretleri yalnızca Birliğe giriş koşullarını yerine getirme kaygısının bir sonucu değil, Avrupa ile ekonomik ilişkilerde, bilhassa ihracatta yaşanacak sıkıntıları önlemek ve ayrıca Birliğin bazı fonlarından yararlanabilmek adına da çevre konusundaki çabalar önem taşımaktadır.
Son yıllarda AB ile uyumu çevre konusunda sağlayabilmek adına bilhassa yasama etkinlikleri bakımından mühim adımlar atılmıştır. Bu bakımdan Türkiye’de çevre yönetiminin gelişimini büyük oranda AB üyelik sürecinin belirlemektedir. Özetle AB’ye çevre uyumunda en önemli konu; tüm politika alanlarında çevresel kaygıların göz önünde bulundurulmasıdır. AB adaylığı esnasında ortaya çıkan belgelere bakıldığı vakit Türkiye’nin yasal düzenlemeleri gerçekleştirme konusunda çok önemli güçlükler yaşamadığı, esas sorunun yasaları yaşama geçirme, çevre politikalarını diğer politikalarla uyumlaştırma, kurumsal kapasiteyi güçlendirme gibi alanlarda ortaya çıktığı görülmektedir. Yasaların kabul edilmesi adına yoğun çaba gösterilmekle beraber benimsenen düzenlemelerin uygulanması için elverişli bir ortam yaratılamamaktadır (Duru, Avrupa Birliği Çevre Politikası..


( Aslında Bukadar Kısa Değildi Düzenleme Ben Kısaltım Arkadaşlar )

Paylas:

Abone Ol Yayınları Kaçırma!


0 yorum:

Yorum Gönder