İngilizce “Modified ve Tuning” kavramının Türkçe karşılığı olan
“Modifiye”, değiştirmek, kişiselleştirmek, ayarlamak anlamlarına
gelmektedir. Teknik olarak ise herhangi bir şeyin üzerinde yapılan
değişikliktir. Yani bir anlamda orjinalliğini bozmaktadır. Bu kavram
günümüzde genellikle motorlu araçlarda kullanılmakta ve bu konuda her
geçen gün yeni yeni fikirler türemektedir.
Günümüz Türkiye’sinde modifiye denildiğinde aklımızda iki çeşit
modifiye canlanır. Birincisi aracın dış görünüşünde yapılan
değişiklikler, ikincisi de aracın motorunda yapılan değişikliklerdir. En
yaygın olanı ise tabiki dış değişikliktir çünkü az maliyetle çok fazla
değişiklik yapılabilir ve iyi bir estetik görünüm sağlanabilir. Motor
üzerinde yapılan değişiklikler ise genellikle hız, güç ve yarış
severlerin tercih ettiği modifiye şeklidir. Haliyle maliyeti de biraz
yüksek olabilir.
Bir aracı modifiye etmek zaman ve sabır isteyen bir uğraştır. Çünkü
aracın modifiyesi sırasında yapılan küçük yanlışlar büyük kazalar
meydana getirebilmektedir. Bu nedenle modifiyenin her aşamasında daha
fazla itina gösterilmelidir. Diyelim ki aracınızın motorunu modifiye
ettiniz ve beygir gücünü 140 beygirden 190 beygire çıkarmayı başardınız.
Burada iş yalnızca motorun gücünü artırmakla kalmıyor. Yani eğer
motorda bir güç artışı sağlamışsanız aracın güvenliğine bağlı olarak
diğer ekipmanlarıda kontrol etmeniz gerekiyor. Çünkü otomobil
üreticileri aracın fren balatalarını, fren disklerini ve en önemlisi
lastikleri üretmiş olduğu aracın motor gücüne bağlı olarak milimetrik
olarak hesaplamaktadır. Siz motor gücünü artırıp frenlere ve lastiklere
dikkat etmezseniz güvenli bir sürüş sağlayamazsınız. Bu nedenle motor
gücü artırılan araçlara genellikle performans lastikleri uygulanır ki
yol tutuşu ve frenaj iyi olsun.
Modifiye Nasıl Yapılır ?
Son 2-3 yılda ülkemizde, modifiye artık iyici yerine oturmaya başladı
diyebiliriz. Her köşede ufak tefekte olsa modifiye parçaları satan
yerler görmek mümkün. Bu nedenle artık modifiye yapabilmek eskisi kadar
zor değil. Şimdi modifiyede sıkça kullanılan terimlerden ve parçalardan
yola çıkarak aracımıza neler yapabileceğimize bir bakalım…
Dış Modifiye: Araca estetik bir görünüm sağlamak ve kısmende olsa performansı etkilemek için yapılan değişiklerdir. Bunlar;
filmi modifiyenin en basit aşamasıdır, araca estetik bir görünüm
sağladığı gibi, zararlı uv ışınlarından korunmak ve yolcu kabininin
güneş ışınlarıyla ısınmasını önlemek amacıyla da kullanılır. Cam
filminin diğer bir kullanım alanı sürüş güvenliği sağlamaktır. İyi bir
cam filmi gece sürüşlerinde karşıdan gelen keskin ışınları kırarak
güvenli sürüş sağlamanıza yardımcı olur. Satış noktalarında “çizilmez
cam filmi” veya “amerikan cam filmi” olarak adlandırılır ancak cam filmi
çizilmez diye bir kural yoktur. Her cam filmi çizilebilir ancak
bazıları daha kaliteli olduğu için çizilmeye karşı daha dayanıklıdır.
Ülkemizde aracın ön kısmına cam filmi çektirmek kanunen yasak ancak
polis gördüğünüzde camları açarsanız veya gece bir polis gördüğünüzde
tavan lambalarını yakarsanız sorun olmaz. Ben bunlarla uğraşamam
derseniz tam koyu olmayan 1 ya da 2 numara film çektirmeniz önerilir.
Çektirmeniz önerilir diyorum çünkü kendi cam filminizi kendiniz çekmek
isterseniz çok uğraşırsınız. Bu konuda uzman bir servisin çekmesi daha
uygundur. Maliyeti 50 ile 80 YTL arasında değişebilmektedir.
2) Far Kitleri ve Neon Aydınlatma:
Yine otomobilinde hoş bir görünüm yakalamak isteyenlerin en çok tercih
ettiği ürünlerden biridir. Far kiti olarak özellikle Xenon far kitleri
sıkça kullanılmaktadır. Bildiğiniz gibi Xenon kimyasal bir elementtir.
1898 yıllında keşfedilmiştir.Otomobillerde ise 1990′lı yıllardan beri
kullanılmaktadır ancak son 2-3 senedir yaygınlık kazanmıştır. Xenon
farları diğer far kitlerinden ayıran en büyük özellik daha iyi
aydınlatma sağlamasıdır. Xenon farların normal sarı renkte ışık veren
Halojen farlardan diğer bir farkı ise kit olarak satılmasıdır. Yani bir
Xenon lambayı alıp aracınıza direk uyguladığınızda verim alamazsınız
çünkü Xenon lambalar mercekli camlara ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle
sadece lamba olarak değil far komple set olarak satın alınmalıdır. Kısa
mesafede yüksek yoğunlukta ışık yaydığı için daha iyi bir görüş sağlar
ancak yansıma fazla olduğundan karşıdan gelen sürücünün gözünü
alabilmektedir. Bu nedenle Xenon far alırken Uzun-Kısa değilde sadece
Kısa aydınlatma özelliğine sahip farlar tercih edilmelidir.
Diğer bir alternatif ise Angel Eyes adı verilen far kitleridir. Bunlar
sürüş anında daha az tehlikeli olabilmekle birlikte beyaz değilde mavi
renkte bir ışık yaydığından ve far içerisinde mavi bir halka şeklinde
olduğundan göze daha güzel görünmektedir. Xenon ve Angel Eyes far
kitlerinin fiyatları kalitesine göre değişmektedir. Ancak ortalama
olarak 350 ile 1100 YTL arasındadır.
Neon aydınlatma ise geceleri aracı alımlı gösteren bir başka
unsurdur. Neon lambalar ilk olarak dükkanların tabelalarında ve
televizyon tüplerinde kullanılmaya başlanmışsa da üretken modifiyeciler
tarafından keşfedilerek otomobillere uygulanmıştır. Neon doğada çok az
bulunan bir gazdır ve bu gaz genellikle uzunca bir cam tüpün içine
doldurulup otomobillerin alt kısmına yerleştirilir ve düşük bir voltajla
çalışabilir. Araç altı aydınlatmanın diğer bir alternatifi ise led
lambalardır. Yine led lambalar uzunca bir tüpün içine dizilerek küçük
bir voltajla çalıştırılabilir.
Dış
modifiyenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Kaliteli jantlar kullanılarak
estetik bir görünüm yaratıldığı gibi güvenlik ve performans da sağlanmış
olur. Dışarıdan bakıldığında jant basit bir parça gibi görünür ancak
tam aksine jantların doğru seçilmesi can güvenliği açısından çok
önemlidir. Çünkü jantlar aracın fren disklerinin soğutulmasından,
performans ve yakıt tüketimine kadar doğrudan müdahalede bulunmaktadır.
Bilindiği gibi jantların ölçüleri inç ( ” ) birimiyle belirlenmekte 1
inç ise 2.54 santimetreye tekavül etmektedir. Ülkemizde en çok tercih
edilen jantlar 16 ve 17″ jantlar oluyor bundan yukarısı ise ülkemiz
yolları açısından pek sağlıklı değil şehir dışına çıktığınızda sadece
görünüşünü beğenip aldığınız jantlar başbelası olur. Ayrıca
unutulmamalıdır ki jantlar ne kadar genişlerse ağırlıkta o kadar artar
ve gerek frenaj gerekse yakıt tüketimi ve performans açısından olumsuz
bir durum oluşur. Bunun önüne geçmek için jant alırken aracınızın motor
hacmini, oluşacak yakıt tüketimini ve yol tutuşunu da göz önünde
bulundururak jant seçimi yapmalısınız. Jantlar nasıl oluyorda yol
tutuşunu engelliyor ? diyenler için bir örnek vermek gerekirse; eminim
herkes ufak tefek drift ve drag yarışlarının videolarını seyretmiştir.
Dikkat ederseniz drift yarışlarında geniş jantlar ve dar yapılı
lastikler kullanılır amaç aracın olabildiğince fazla kaymasını
sağlamaktır. Drag yarışlarında ise oldukça geniş lastikler ve dar yapılı
jantlar kullanılır buradaki amaç ise aracın olabildiğince az patinaj
atmasını sağlamaktır. Jantlar tek parça ve çok parçalı olarak
satılmaktadır. Çok parçalı jantlar hasar gördüğünde sadece hasar gören
parçanın değiştirilmesine imkan tanır bu nedenle tek parçalı jantlara
göre daha avantajlıdır. Jantların fiyatlarıda kalitesine göre
değişmektedir. Piyasadaki en kaliteli ve güvenli jantlar ise Momo, Enkei
ve O.Z’dir.
Eğer jant seçimini yaptıysanız sıra geldi lastiklere; genel olarak iki
tip lastik vardır. Birincisi standart lastikler ikincisi ise performans
lastikleri. Standart lastikler 180 km hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve
lastik üzerinde ” T ” harfiyle gösterilir, performans lastikleri ise
180 km ve üzeri hıza kadar güvenli sürüş sağlar ve lastik üzerinde ” H ”
harfiyle gösterilir.
4) Rüzgarlık (Spoiler) :
Sedan
otomobillerde bagaj kapağının üzerine, Hatchback otomobillerde ise
tavanın arka kısmına takılan ve rüzgarlık olarak bilinen parçadır.
Burada ki amaç aerodinamik etkiden olabildiğince fazla yararlanarak
aracın yola yapışmasını sağlamaktır. Çünkü bir bir otomobil yere ne
kadar güç uygularsa o kadar zor kayar. Yani rüzgarlık güzel bir
görünümün dışında yol tutuşu açısından da oldukça aktif rol
oynamaktadır. Bu sebeple rüzgarlık alırken sadece şekil olarak beğenip
almamak gerekir. Özelliklede rüzgarlığın açısına çok dikkat edilmelidir.
Araç hızlandıkça, araca etki eden hava miktarıda artacağı için,
rüzgarlık havayı karşılayacak ve aracın arkasının yere bastırılmasını
sağlayacaktır. Bir otomobil fabrikadan çıkmadan önce ulaşabileceği en
yüksek hız ve buna bağlı olarak oluşacak hava akımı en ince detaylarına
kadar hesaplanır. Eğer siz aracınızın motorunu modifiye ederek güç
artışı sağlarsanız bu hesaplamaların dışına çıkmışsınız demektir. Bu
nedenle araçta fark edilecek hadar güç artışı sağlanmışsa muhakkak
rüzgarlık (spoiler) kullanılmalıdır.
5) Spor Amortisörler :
Yere
yaklaştırılmış bir binek araç, yerden yüksek bir binek araçtan daima
daha sportifdir. İşte spor amortisörlerin kullanım amaçlarından biri
budur. Ancak daha önemli bir amaç yol tutuşu sağlamaktır. Yüksek
süspansiyona sahip bir otomobil daha fazla
payına sahip olacağından keskin bir viraja girildiğinde merkezkaç
kuvvetinin etkiyle savrulma eylemi gösterecektir. Spor amortisörlere
sahip bir araç için bu durum tam tersidir. Ancak unutmayın ki spor
süspansiyonlar daha sert olduğu için konfordan taviz vermeniz
gerekecektir.
İç Modifiye : Araca güç artışı sağlamak ve kısmende olsa estetik bir görünüm yakalamak için yapılan değişikliklerdir. Bunlar;
Chip
tuning uygulaması motor modifikasyonunun temel aşamalarından biridir.
Enjeksiyon sistemli benzinli araçlar ile elektronik turbo dizel motora
sahip tüm araçlara uygulanabilen chip tuning yakıt tüketiminden bir
miktar taviz vererek % 10-15 dolayında tork ve beygir gücü artışı
sağlamayı amaçlar. Yapılan bu işlem ile benzinli araçlarda yakıt az
miktarda artırılırken turbo dizel motorlar da ise yakıt miktarı
artırıldığı gibi gerekirse turbo basıncıda % 30-35 oranında
artırılabilir. Bu nedenle turbo araca sahipseniz daha avantajlısınız.
Peki bunu neden otomobil üreticileri fabrikada yapmıyorda biz sonradan
yapıyoruz ? diyebilirsiniz. Bildiğiniz gibi araç ne kadar çok yakarsa o
kadar güç üretir. Ancak otomobil üreticilerinin en az yakıtla maximum
güç elde etmeyi hedefledikleri için yakıt tüketimini minimum seviyeye
indirerek ya aracın tork miktarından ya da beygir gücünden kaybederler.
Eğer aracını seven biriyseniz ve güç artışı sağlamak istiyorsanız Chip
Tuning uygulaması başlangıç olabilir. Chip Tuning uygulamasının en büyük
dezavantajı 2-3 saat gibi bir sürede tamamlanırken geri dönüşün bazı
araçlarda imkansız bazılarında ise çok zor olmasıdır. Bu nedenle bu
modifikasyonu yapmadan önce ne istediğinize kesin olarak karar
vermelisiniz.
Chip olarak bahsettiğimiz şey aracın beynidir ve bu beyine harcanacak
yakıt miktarıda dahil olmak üzere herşey kodlanmıştır. Chip tuning
uygulaması yapılırken iki şey göz önünde bulundurulur. Birincisi eğer
aracın beyni yeniden programlanabilir nitelikte ise istenilen
performansa göre yeniden kodlanır. İkincisi bu beyin yeniden
programlanma niteliğine sahip değilse farklı bir beyin takılır. Tabiki
bunların maliyeti de farklılık göstermektedir. Chip tuning uygulaması
sonucunda her araçta farklı performans artışları gözlenebilir. Bu artış
ortalama 8-20 HP arasındadır.
Eminim
yarış filmlerinde görmüşsünüzdür bu Nos denilen aleti. Adam direksiyon
üzerinden bir düğmeye basar ve koltuğa yapışır. Aslında filmlerde
izlediğimiz Nos sahneleri abartı değildir. Çünkü motorda en fazla güç
artışı sağlayan yegane parça Nos yani nitrodur. İçten yanmalı bir motora
genel olarak baktığımızda oksijen ile yakıt karışımının piston yatağına
püskürtüldüğünü ve yanmanın gerçekleştiğini görürüz. Ne kadar oksijen o
kadar ateş eşittir güç… İşte nitronun çalışma prensibi de bu sistem
üzerine kurulmuştur. Yakıt, hava ve nitro karışımı piston yatağına
püskürtülür ve kuvvetli bir yanma gerçekleşir. Buradaki püf nokta
nitronun soğuk bir yapıda olmasıdır. Nitronun soğuk yapısı sayesinde
piston yatağındaki havanın genleşme katsayısı düşer ve bunun sonucunda
piston yatağına yoğunluğu artırılmış havanın dolması sağlanır. Daha
yoğun hava daha kuvvetli bir yanma daha kuvvetli bir yanma da daha fazla
gücü doğrurur.
Araçlara uygulanan nitro genellikle tüp şeklindedir ve bagaja ya da
koltuğun altına yerleştirilir. Faaliyete geçirilmesi ise ya sürücü
kabinine ya da gaz pedalının altına yerleştirilen bir düğmeyle sağlanır.
Nitro kesinlikle tek başına yanıcı bir madde değildir. Yani filmlerde
gördüğümüz o nitronun patlama sahnelerinin tamamen uydurmacadan ibaret
olduğunu söyleyebiliriz. Tıpkı diğer motor modifikasyonlarında olduğu
gibi nitronun performans artışı da araçtan araca farkılılık gösteririr.
Ancak minimum 40 HP güç artışı sağladığı kesindir.
Nos
kavramında da bahsettiğimiz gibi motora giren hava ne kadar soğuk
olursa yanma da o kadar kuvvetli olur. Hava filtresinin görevlerinden
biri de budur. Yani motor için soğuk ve temiz hava akışı sağlamaktır.
Bildiğiniz gibi motor ile
arasındaki tek direnç hava filtresidir. Eğer kullanılan hava filtresi
kalitesiz ise kaputun altında oluşan sıcak havayı motora iletebilir ya
da dışarıdan gelen tozlu havayı süzmeden motora ulaştırabilir. Bu
nedenle hava filtresini hayati önem taşır diyebiliriz.
Piyasada üç çeşit hava filtresi bulunmaktadır. 1) Açık hava filtresi, 2) Kutu içi filtre, 3) Bolt-On Açık Filtre
Bu filtrelerin hepsinin amacı aynıdır. Yani havayı en iyi şekilde motora
iletmek ancak açık hava filtresi aracınıza sportif bir ses, % 5
performans ve yarım litre kadar da yakıt tasarrufu sağlar buna karşılık
bakımı ve uygulaması daha zahmetlidir. Çünkü bakımları düzenli
yapılmadığı takdirde kaputun altında oluşan sıcak havayı motora
iletebilir ve performans kaybına neden olabilir. Bunu önlemek için açık
filtreler genellikle motor bölümünden uzak bir noktaya monte edilir ya
da Subaru İmpreza’da olduğu gibi kaputun üzerinde açılan bir bölme ile
dışarıdan hava girişi sağlanır. Kutu içi filtrenin ise bakımı ve
uygulaması kolaydır ancak etkisi standart hava filtrelerinden pek fazla
değildir. Bolt-on açık hava filtresi ise maliyeti yüksek olduğundan pek
tercih edilmez. En kaliteli hava filtreleri ise HKS ve K&N
firmalarının ürettiği hava filtreleridir.
Hava filtresi konusunda bir şeyin altını çizmek gerekir ki o da modifiye
yapılarak performansı artırılmamış bir araca standartın dışında hava
filtresi uygulamanın pek mantıklı olmadığı düşüncesidir. Tamamen yanlış
olan bu düşünceye göre eğer araca hava filtresi takılırsa motora giren
hava ve yakıt karışımında dengesizlik olur. Yani normal şartlarda motora
15 birim hava 1 birim yakıt giriyorsa hava filtresiyle birlikte hava
miktarının artacağı ve motorda dengesizliğe sebep olacağı
düşünülmektedir. Ancak burada unutulan nokta ECU cihazıdır. Bildiğiniz
gibi ECU motoru her türlü hava koşullarına, basınç değişimine ve yük
duruma göre ayarlayan yazılımdır. Haliyle motorun ne kadar yakıt ne
kadar hava alacağı ECU tarafından belirlenir. Bu nedenle hava filtresi
değiştirildiğinde motorun alacağı hava miktarı artmaz sadece havanın
kalitesi değişir. Kaliteli bir hava filtresinin kazandırdığı performans
ortalama 5-12 HP’dir.
Aracın rahat bir şekilde hava alması kadar rahat hava vermesi de çok
önemlidir. Burada ise devreye egzoz girer. Çok iyi bildiğiniz gibi egzoz
yakıt gazlarının dışarı atılmasında etkilidir ve iyi bir performans
için bu gazların dışarı kolay bir şekilde atılması çok önemlidir ancak
binek araçlarda kullanılan susturuculu egzozlar havanın dışarı atılması
sırasında bir direnç oluştururlar. Haliyle performans kaybı oluşur. Bu
sebeple spor egzoz olarak bilinen egzozlar geliştirilmiştir. Bunların
standartlardan farkı egzoza yansıyan motor sesini fazla kesmeden hem
sesi hem de gazları dışarı iletmesidir. Kaliteli bir egzozun
kazandırdığı performans 3 ile 8 Hp arasındadır.
Bu
sistem turbo motora sahip araçlar için geçerlidir ve performanstan
ziyade turbonun faaliyete geçme süresini azaltmak ve turboyu sağlıklı
bir şekilde kullanmak için üretilmiştir. Turbonun görevi motora basınçlı
hava akışı sağlamaktır ve gaza bastığınız sürece görevini yerine
getirir. Gazı kestiğinizde turbo türbinleri hava akışıyla beraber hala
dönmeye devam eder. Ancak türbinleri geçen hava daha fazla
ilerleyemeyeceği için ters yönde akmaya başlar ve türbinlerin ters yönde
dönmesine neden olur. Bu sırada tekrar gaza bastığınızda ters tarafa
dönen türbinler tekrar faaliyete geçmek için durur ve bu kez de diğer
tarafa döner. Yani türbinler gaza basarken soldan sağa doğru dönüyorsa
gazı bıraktığınızda sağdan sola doğru dönecektir. Bu durum turbonun
faaliyete geçmesini geciktirecek ve türbinlere zarar verecektir. İşte
bunu önlemek için geliştirilen Blow-Off turbo türbinlerinin ters tarafa
dönmesine neden olan havanın, gazı kestiğinizde dışarı atılmasını
sağlar. Böylece turbo, gaza bastığınıza daha çabuk tepki verir. Ayrıca
dışarı atma sırasında sportif bir ses oluşturur.
Reklam
Anasayfa» Modife nedir» modifikasyon Nasıl Yapılır» modifikasyon Nedir» Modifiye» Otomobil Modifiye Nasıl Yapılır Ve Nedir
Otomobil Modifiye Nasıl Yapılır Ve Nedir
Abone Ol Yayınları Kaçırma!

0 yorum:
Yorum Gönder